Friday, December 4, 2009

Öğretmenim canım benim...

ben eğitim vereceğim mümkün değil,oluru yok, sinirlerim, kendimi gerçekten hoca zannederim. Anlamayanları cezalandırırım. Havaya girdim bile ve uzunundan bir cetvel aramaya başladım ama cetvel işi komik oldu. Eğitim vereceğim kişiler fabrikada çalışan operatör arkadaşlar. On elim on cetvelim olsa fayda etmeyecek. İlk vardiya ile eğitimim başlayacak. Nasıl uyanacağım o saatte arabamı alıp birde şehir değiştireceğim, zaten salonda uyuya kalmışım film izlerken. Filmi de anlayamadım, uyuya kaldığım için de alarmı set etmeyi unutmuşum. “Saat kaç???” “06:40” koşuşturma başlıyor... Ben banyo yapmadan ve kahve içmeden uyanamam. Banyo işleminden sonra kahve yapmaya vaktim yok ve uzun ve bir araba yolculuğum var. Aşağı arabaya gidiyorum anahtarı evde unutmuşum tekrar anahtarı aramak için eve. Yola çıkıyorum benzinim bitmiş. Yapacak bir şey yok sakin olmam lazım, panikledikçe daha çok gecikiyorum. Yağmur zaten var, küçücük yağmurda bile İstanbul trafiği felç durumda. Kendime benzin aldığım yerden tost ve kahve alıyorum, güzel müzik eşliğinde İstanbul’dan çıkarak Kocaeli’ne varıyorum. 20dakikalık gecikme ile eğitim salonundayım. “Arkadaşlar hemen başlayalım...” “aa... biraz bekleyelim, daha gelecekler var”. Yüzümde bir gülümseme bu kadar panik yapmamam gerektiğini söylemiştim kendime. Eğitim başlıyor. Anlatıyorum ve tekrar anlatıyorum ve yine anlatıyorum sonra tekrar anlatıyorum. Hadi birlikte yapalım diyorum, neyse bu konulara çok fazla girmemem lazım ama anlıyorum ki birilerine bir şey anlatmak çok zor. Özellikle de benim birisine bir şey anlatmam çok sakıncalı. Beni tanıyanlar bilir, en yakın arkadaşlarımdan Pınar ki fazlaca zekidir kendisi üniversitede bir şey anlatırken, anlamadı ve tekrar bir şey sordu diye çok içten ve inanarak “gerizekalı ciyakkkk” dedim kütüphanede. Herkesin bize bakmasına mı utansam Pınarımdan mı utansam bilemiyorum. Sonra çok özür diledim ama olan olmuştu. Bu herkesin başına gelmiştir öyle ya da böyle; ama şimdi anlatacağımdan dolayı bende nefret etmeyin. Aysen bal kabağıma da bir şeyler anlatıyorum ve anlamadı soru sordu ve ... şılankkkkkk, o tokadı nasıl atarım en sevgili arkadaşıma, diyorum size çok sinirleniyorum. Balımmmm hala bin beş yüz kere daha özür diliyorum. Operatör arkadaşlarla olan eğitim maceramı burada sizlere anlatmak çok isterdim ama yapamayacağım. Eğitim sırasında zaman ilerledikçe ses tonum değişiyordu ve sonlara doğru birisi "başınızı çok mu ağrıttık" dedi sonra diğeri "cehalet kötü bir şey" dedi kendine, ağlayacaktım. Sonraki anlarımda şeker gibi davranmaya çalıştım.
bu fotoyu aysenime armağan ediyorum, gelecekteki kütüphanesi böyle olacak biliyorum hatta o merdiveni de ben hediye alacağım;

No comments:

Post a Comment