Friday, July 30, 2010

Bağlanmayacaksın

Bazen Ankara’yı çok özlüyorum. Ankara’da hayat biraz daha kolaydı, daha sakindi. Koşuşturmak zorunda değildir insanlar. Hayat mücadelesi denen zımbırtı Ankara’da vardır ama İstanbul kadar değildir. Bir yerden bir yere gitmek yarım saatten fazla sürmez. Sinema ya da her hangi bir rezervasyon için bile koşmanıza gerek yoktur ama tekrar Ankara’ya dön deseniz...yapamam! İstanbul kanıma girdi bir kere. Bağımlılık yaptı. Burayı bırakamam gibi. Aslında Can Yücel’in diğer mükemmel şiiri aklıma geliyor.

"Bağlanmayacaksın bir şeye
Öyle körü körüne
“O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin
Demeyeceksin işte
Yaşarsın çünkü
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki
Çok sevmeyeceksin mesela
O daha az severse kırılırsın
Ve zaten genellikle o daha az sever seni
Senin O’nu sevdiğinden.
......"

Can Yücel böyle diyor, doğru diyor, İnsan neye alışmaz ki. Sonra içi tertemiz iş yeri arkadaşımın Bozcada postuna yazdığı İstanbul ile ilgili not aklıma geliyor.

"Oldukça yoğun ve renkli ama kısa yaşasınlar; hem sevip hem nefret etsinler; ne onla ne de onsuz durabilsinler; sürekli kaçmayı düşünüp ufacık bir sebeple vazgeçsinler; zoru başarıp uzaklaşsalar da bumerang misali geri dönsünler; önce müthiş eserler yapıp sonra yakıp yıksınlar; sömüre sömüre bitiremesinler diye de İstanbul'u yaratmış bence...(çok uzardı kısa kestim) "


Buraları bırakıp gitmek olur ama İstanbul’a Ankara ile ihanet etmem, edemem. Daha iyisi olması lazım.

2 comments: