Thursday, October 28, 2010

BAVULLARI HEP TOPLU DURMALI İNSANIN


Hayat ne tuhaf...bir saniyesi bir saniyesine tutmuyor.

Bir kaç saat içinde yollarda olacağım. Sabah uyandığımda yüzüm gülüyordu hayat ne güzel kuşlar, ağaçlar, yağmur, çamur...şu anda aklımdan tonlarca şeyler geçmeye başladı ve bütün güzellikler kaybolu verdi.

Bu üç buçuk günlük tatilde kafamı dinlemek, yapmam gerekenleri sıraya koymak ve en önemlisi de anneannemi çok sağlıklı ve mutlu görmek istiyorum.

Wednesday, October 27, 2010

HOW CAN I MAKE A DIFFERENCE?

Dün akşam kariyerim için büyük bir adım attım:P İş çıkışı ek işe gittim; evet, aynen öyle yaptım ekmek parası derdine düştük. Mühendislikten kazandığımız para yetmiyor akşamları da garsonluk yaparak geçinelim dedim.

Şaka bir yana Belçika konsolosluğunda dün akşam bir kaç en sevgili arkadaşlar ile birlikte gönüllü olarak garsonluk yaptık. InterNations için hazırlanan bir event de toplanan paraların TEGV gideceğini duyunca işin şekli değişti ve gönüllü oldum. İlgili event e buradan inceleyebilirsiniz.

Gönüllü olarak çalıştığımız için kimse bizden bir şey beklemiyordu. Biz kendimizi kaptırmıştık çalışmaya. Bol bol kaytarmacalar, kokteyl alanına kaynamacalar, insanlarla konuşmacalar, içmeler, gülmeceler...derken zaman bitti etrafı toparlama vakti geldi. Tonlarca ama tonlarca bardak bize kaldı ne yazık ki onları taşıma şansımız yoktu. Sponsor bardakları gönüllülere vermiş ama gönüllü olarak toplam yedi kişiydik. Herkes günün karı birer altılı bardak takımı aldı ve tshirt. Her şeyden önemlisi eğlencenin dışında hepimizin üzerinde bir huzur vardı. Gerçekten toplanan paralar TEGV gidecek duygusu. Birileri için bir şeyler yapmak duygusu güzelmiş. Bazı insanlar başkalarına yardım etmek için yaşıyor, bunun ne kadar huzur verici olduğunu anlıyorsunuz. Üç-beş saatlik servis işiyle bunu hissettiysem gerçekten Afrikalı aç bir çocuğun elini tutsam ya da okuyamayan bir kıza okuma yazma öğretsem kendim için de bir şeyler yapmış olacağım demek ki. Angelina Jolie aklıma geliyor...Kelimelerin şifasız kaldığı anlar;


Duygusallığın dışında geceden bahsetmek istediğim bir iki nokta var. Ben iş yerimden dolayı yarım saat rötarlı geceye katıldım. Her şeyi çok sevgili arkadaşlarım ve kardeşcağızım hazırlamıştı. Gelir gelmez elime bir tepsi verdiler. “Bunu bunu yapacaksın, rakibimiz bunlar, biraz güler yüzlü biraz agresif olacaksın, hedef kitlen bu.... en çok burada iş yaparsın” gibi cümleler yüzünden baya şoka girdim. Birincisi ben gönüllü değil miyim, ikincisi zaten verdiklerimiz bedava ister içerler ister içmezler niye bardakları zorla ellerine tutturuyor olacağım şeklinde bir şoktan sonra anladım ki bizimkiler kendi kendilerine hedef koymuşlar, şarap reyonunda duran kızların güzelliğine sinir olmuşlar:)

Friday, October 22, 2010

MALAFA

İki gün önce Dot tiyatrasonun sahneye koyduğu Hakan Günday’ın kült kitaplarından “Malafa” oyununa gittim. Mükemmel gidiyordu taki oyunun yarısında elektrikler gidene kadar. Önce oyunun bir parçası sandım. On-onbeş dakika elektirklerin gelmesini bekledik ama ne gelen var ne giden. Bu kadar güzel giden bir oyunun yarıda kesilmesine sinir oldum ama tekrar oyununu izleyeceğim için hoşuma da gitti.

Malafa, kuyumcuların yüzük düzeltme ve yüzük numarasını saptama aracı. Oyun zaten Türkiyenin en büyük kuyumcu dükkanında geçiyor. Satmanın ve satın almanın öyküsü. "Satmak için kendilerinden vazgeçenlerin, satın almak için kendilerini kaybedenlerin öyküsü." Daha fazla yorum yapmak için çok erken oyunun devamını bekliyorum.

BLACK SWAN (2010)

Bizim memelekete ne zaman gelir kim bilir. Bekle bekle nereye kadar, bu kadar mükemmel kadro (Natalie Portman, Vincent Cassel) ve yönetmeni (Darren Aronofsky)beklemek ne kadar doğru. Bulmam lazım en sevgili kardeşimle izlemem lazım. Sonra tekrar izlemem lazım ve tekrar. Bir süre sonra zaten bağımlılık yapıyormuş. Filmi nasıl bulacağım o ayrı=( Venedik film festivalinde gösterildi. Ben italya’da olsaydım bu filmi izlemiştim. Gerçi ben Natalie Portman olsaydım....if i were a ...

BEHIND THE SCENE

Harekete geçmenin zamanı geldi de geçiyor... Secret felsefesi gereği wish list oluşturdum. Bakalım kendime çekebilecek miyim ehuehue=) İsteyerek olsaydı şu zamana kadar neler olmuştu ahhhhh ah.... Ya tutarsa mantığıyla ben yapmam gerekenleri yaptım.

Wednesday, October 20, 2010

ESTABLISH YOUR PRIORITIES AND GO TO WORK


Bankacı ve iyi bir ekonomist olduğunu düşündüğüm en sevdiğim kardeşimden yatırımla ilgili bazı tüyolar almaya çalışıyorum. Söyledikleriyle ilgili aklımda kalan en önemli şey bütün yumurtaları aynı sepete koymamak. Türkiye’de yaşadığımızı her an her şey olabileceğini vurguluyor.

Hayatta da öyle değil midir? Bir şeye odaklanmak, bütün ilgilini, zamanını ve bilgini sadece bir konuda harcamak sakat ve tehlikeli değil midir? Herkesin öncelikleri vardır ama hepsini dengeli şekilde dağıtmak daha faydalı ve etkili olabilir. (ya da ...etkili olmaz mı?) Aşk, iş, aile, sağlık...

Akşam tiyatroya gidiyor olacağım. Sezonu açtık:)

Herkese mutlu ve eğlenceli günler...

COMING SOON....



Tuesday, October 19, 2010

INTERCONTINENTAL

Çok sevgili arkadaşımla dedikodu yapa yapa 15 km yürüdük, öyle ya da böyle “I did it:)” 32. Kıtalararası Avrasya maratonunu start ve finish gördüm ve madalyamı gururla hak ettim.


Önemli olan kazanmak değil, kendimize koyduğumuz hedefi ve engelleri aşmaktır. Bu fotoğraflardan ders çıkartmıyorsak oyun başlamadan kaybetmiş sayılırız.

Saturday, October 16, 2010

KÜSTÜM OYNAMIYORUM

Kafamda tonlarca şey var ve aklımda olan cümlelerden bir tanesi: bir şeyi başaracağımı düşünüyor olsam da, başaramayacağımı düşünüyor olsam da haklıyım...

Güzel bir haftasonu geçir:)

Yarın Avrasya maratonuna katılıyor olacağım.