Monday, December 7, 2009

Contemporary Istanbul

Hafta sonunu yoğun yoğun geçirmeye özen gösterdim. Aslında bu haftasonu aralığı benim için Cumartesi 20.00da başladı, o saate kadar çalıştım. Kendimi iş çıkışı Kumkapı’da buldum. Arkadaşlar eğlenceye 2saat önceden başlamıştı. Alkol sayesinde herkes çok sevimliydi. Vur patlasın çal oynasın. En sevdiğim kardeşimin cümlesini aktarıyorum “İstanbul’a gelip de Kumkapıya gitmedik dememek lazımmış”. Göbekler atılmaya başladı ve bir daha durduramadık kendimizi. Gecenin devamı oldu ama maalesef ertesi günü baş ağrısıyla karşıladım. Aslında ben ne zaman dışarı çıksam ertesi gün ağrı kesici almadan yapamıyorum.

Her zaman gitmekten çok zevk aldığım Rumelihisarı’nda yer alan Kale’de kahvaltı keyfiyle güne başladık. Gerçekten denize sıfır, köy kahvaltısı kıvamında salaş, çok lezzetli omletleri olan bir yer. Bir kere ben kahvaltıda çayı sınırsız isterim ki sürekli bir tepsi çay geliyor ortaya bittikçe alıyoruz.

Devamında Lütfi Kırdar Kongre Sarayında Contemporary Istanbul Art Fair gittim, anlatılmaz yaşanır. Dünyanın dört bir yanından gelen eserler sergileniyordu. Maalesef dün son günüydü, keşke bir kere daha ve bir kere de daha gidebilseydim. Sonrasında taksimde alışveriş niyetindeydim ama gel gör ki yorgunluk ağır bastı. Yine de azimle taksime doğru yolumu belirledim, bir iki parça bir şey alarak sonrasında kardeşimi bekleme arifesinde en sevgili akıllı arkadaşım Pınarı ve onun yabancı nişanlısı Walter ayak üstü muhabbet. Yorgunluk olmasa bol bol zaman olsa neler yapacağım?
Pazartesi günü ne var?

....

.....

.... İş var...

1 comment: