Friday, February 4, 2011

SHE USED TO BE...

Hayranıyım…


Neler oluyor oralarda?

İnsanın kendine gelmesi ne kadar sürer? Vırt hayatı, zırt hayatı istediği doğrultuda gitmiyorsa ne yapmalı? Bir de üstüne hasta olmuşsa ve sıcacık evinde yatıp dinlenme gibi bir lüks yoksa? Dün 11 saatlik uykudan sonra biraz olsun kendime gelebildim ve hayata gülümsüyordum. Kendime ayıracak çok zaman var artık…yapsam yapsam ne yapsam acep? “Aaaa…bunu yapıyım aaa bunu da yapıyım hatta bi de bunu yaparsam ne güzel olur”, şeklinde konuşmalar bir anda yüzümü güldürdü. Uzun zamandır konuşmadığım birkaç arkadaşımı da aradım. Onları ihmal etmiştim maalesef. Şimdi hem arkadaşlarıma vakit ayırabileceğim ve daha da önemlisi kendime vakit ayıracağım galiba. Yapılması gereken sadece hayata gülümseyerek başlamak. Hiç gerek yok eve kapanmaya.


Sabahları servise binmenin avantajları ve dezavantajları;
Dezavantajlarını bilmem ama servis sayesinde birincisi İstanbul trafiği çekmiyorum ikincisi de kitap okuyorum. İşte size bir dezavantaj: işe gelince moralim bozuluyor, kitabımı bırakmak istemiyorum elimden. Gerçekten servisle gitmeyi bu kadar sevebilirim. Bir an önce zaman gelse de servise binip kitabımı okuyabilsem….

Bu sabah arkamdan “bik bik bik…cak cak cak…tak tak tak” bir ses ve bir türlü susmuyor. Kitabımı okuyamıyorum, rahatsız edici sesten dolayı yavaş yavaş sinirlenmeye başladı. Kitap okumayı bırak sürekli saçma sapan bir sesin beynimden geldiğini düşünmeye başladım. Arkama dönüp “ses sizden mi geliyor?” demem yeterli oldu. Moralimi yine de bozamadı;)

2 comments:

  1. kim olabilir bi tahmin hakkın var...
    şu ara ara rusça konuşan telefonda adını bilmediğim servis arkadaşımız

    ReplyDelete