Saturday, February 19, 2011

DUST FROM THE PAST

Gülümseyerek güne başlamalı insan. Severek uyanmalı, hayatı sevmeli, insanları, kuşları böcekleri sevmeli. İçinde bir yerlerde birilerine karşı ya da bir şeye karşı sevgi kırıntısı olmalı ki hayatı güzelleşsin. Güzel bir gün, eğlenceli mutlu bir Cumartesi olsun...


Bugün ki planım en sevgili kardeşim kalkabilirse sahilde yürüyüş hala saat kaç oldu uyandıramadım. Hatta “…Now it's Istanbul, not Constantinople…” şarkısını da dinlemeye başladım ama nafile. Bu arada bu şarkı ne alaka diyeceksiniz, Mona Lisa Smile filminde düğün sahnesinde çalıyorlardı ve çok hoşuma gitti tekrardan.
O kadar kahve seminerine katılan ben hala evime bir french press mevcut değil. Bugün temin edeceğim.

Ayrıca dün üç Ankaralı “Aşk Tesadüfleri Sever” filmine gittik. Ankara da geçen sahnelerde içim cız etti. Hepsi bildiğim, gittiğim hayatımın en büyük bölümünün geçtiği yer. Film de Belçim Bilgin midir neyse o oynamasa ve gerçekten hissettiren biri oynasaydı çok güzel bir film olabilirdi. Bir oyunculuğun filmi ne kadar alt seviyelere çektiğinin örneği. Her şeye rağmen anneler ve babalar mükemmel, fotoğraflar mükemmel, görüntüler mükemmel. Ankara mükemmel bir tek ne alaka gençlik parkı demek istiyorum. Ulus iyi güzel de çıkrıkçılar yokuşu ya da kale tarafı olsa daha mantıklı olacaktı.

Filmde yaşadığım tesadüflerde çok ilginçti. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama kısacası filmin konusunu bilmeden gittim girdim. Mehmet Günsur oynadığı karakteri zamanında çok takip etmişliğim var fotoğrafları da. Yatağın başucundaki fotoğraf bir zamanlar benim de yatağımın başucundaydı.


No comments:

Post a Comment